OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ŞART MI?
28.07.2016BlogMEB verdiği bir istatistikte okul öncesi okullaşma oranında 2003-2015 arası yaklaşık %300 lük bir artış sağlandığını vurgulamaktadır.
Okul Öncesi Eğitim 2000’li yıllara girdiğimizde yeni yeni öğrenci sayısı artmaya başlayan bir bölümdü. Devam eden yıllar boyunca hem derslik hem öğrenci hem de öğretmen sayısı yeterli olmasa da hızla arttı. MEB verdiği bir istatistikte okul öncesi okullaşma oranında 2003-2015 arası yaklaşık %300 lük bir artış sağlandığını vurgulamaktadır. İlk bakışta bu oranın çok yüksek bir oran olduğu düşünülebilir. Ancak bu çağ çocukların sayısı ve bakanlığın hedeflediği rakamlar göz önüne alındığında çok yüksek bir artışın sağlanamadığı görülmektedir.
Bakanlığın sürekli önem verdiğini vurguladığı okul öncesi eğitimin, beklentilerin altında kalsa da, var olan ilerleyişi 2012-2013 yılında 4+4+4 sistemiyle birlikte bir duraklama dönemine girdiği gözlenmektedir. 2012-2013 yılında 1.077.933 olan öğrenci sayısı, 2013-14 yılında 1.059.495, 2014-15 eğitim-öğretim yılında ise 1.156.661 olmuştur. 2015-2016 yılında da e-okula kayıtlı okul öncesi sayısı 1.209.661 olmuştur. Bu rakamlar üzerinden oranlandığında Türkiye, okul öncesi eğitim alanında OECD ülkeleri arasında son sırada kalmaya devam etmektedir.
Okullaşma alanında son dört yılda yaşanan durağanlığın nedenlerinde biri de yasal ya da yasal olmayan, MEB dışında açılan dini içerikli sübyan mektepleri olduğu söylenebilir. Bu tür okullarda çocukların gelişim seviyeleri göz önüne alınmadan soyut kavramlar öğretilmeye çalışılırken, bu durum öğrencilerin gelişimlerini olumsuz etkilemektedir. ‘Sübyan Mektebi’ diye adlandırılan bu yerlerin en tehlikeli sorunlarından biri de burada çalışan ‘öğretmenlerin’ çoğunluğunun okul öncesi alan eğitimi almamış kişilerden oluşmasıdır. Okul öncesi eğitim kurumlarını dorudan ilgilendiren bu sorunlar okullarda öğretmenlerin yaptıkları zümre toplantılarında sıklıkla gündeme getirilmektedir. Ancak bugüne kadar bakanlığın veya alt birimlerinin bu konuda herhangi bir çalışma yapmadığı söylenebilir.
Bütün bu gelişmelere karşın öyle ya da böyle devlet okullarında okul öncesi eğitim devam etmektedir. Bu noktada biraz da okul öncesi eğitim alan ve almayan öğrenciler arasındaki farkları nasıl tespit edebileceğimizi açıklamaya çalışalım.
Okul öncesi eğitimin temeli davranış eğitimine dayanmaktadır. Bu noktada farklı eğitim modelleri olmakla birlikte varılmak istenen netice ortaktır. Öğretmenler sınıflarda uyguladıkları etkinliklerle öğrencilerin sosyal-duygusal, psiko-motor, bilişsel, dil ve öz bakım alanlarında okul öncesi eğitim programında belirlenen kazanım göstergelere ulaşması beklenmektedir. Bu alanlar göz önünde bulundurularak okul öncesi eğitim alan ve almayan çocukların ilkokula başladıklarında gösterdikleri davranışlar farklı teknikler kullanılarak değerlendirilebilir. Bu şekilde yapılan çalışmalar incelendiğinde okul öncesi eğitim alan çocukların yukarıda belirtilen bütün gelişim alanlarında daha olumlu davranışlar edindiği görülmektedir.
Bunun yanı sıra sınıf öğretmenleriyle yüz yüze görüşmelerden çıkarımlarda bulunmak da mümkündür. Velilerin herhangi bir okuldaki ilkokul öğretmenleriyle yapacakları görüşmeler daha kolay ulaşılabilir ve somut bilgiler edinmesini sağlayacaktır. Sistematik olarak yapılan bu tür araştırmalarda okul öncesi eğitimin önemine işaret eden sonuçlar çıktığı görülmektedir. İsteyen her veli böyle bir araştırmayı kısa sürede kolay bir şekilde yapabilir.